Kuzuculu Kasabası'nın Tarihi





KUZUCULUNUN TARİHİ
Tarihi kaynaklara göre bu bölgede M.Ö. III bin yıl önce Akad ve Sümerlerin, daha sonra Mısırlılar, İran (Pers), Makedonya (İskender İmparatorluğu), M.S. I. II. III. yüzyılda da Roma ve Bizanslıların yaşadığı görülmektedir.
M.Ö. 333'de Roma İmparatoru İskender ile Pers Kralı III. Darius arasında yapılan İssos savaşının Deliçay (Pinaros) ile deniz kenarındaki bir yerde yapıldığı belirtilmektedir.
Ayrıca Deliçay Amanos dağlarından çıkar ve İssos yakınlarında denize dökülür denilmektedir.
Dörtyol ilçesi Yeşilköy kasabasında deniz kenarındaki Kinetinhöyüğü'nde yapılan kazılarda M.Ö. 6000 yılına ait eserler bulunmuştur. M.Ö. 18. yüzyıla ait yanmış ev kalıntıları, hayvan figürleri ve çok sayıda tarihi eserler çıkmıştır. Eski bir körfez limanı olan Kinetinhöyüğü pek çok kavme ev sahipliği yapmış, tarihi çok eski bir yerleşim merkezidir.
Ancak Kuzuculu ve çevresindeki eski tarihî kalıntılar (mezar, mağara, v.s.) Roma ve Bizanslılara aittir.
Kuzuculunun ilk kuruluşu kesin olarak bilinmemekle beraber 450-500 yıl önce (1450-1500'lü yıllarda) kurulduğu tahmin edilmektedir.
Önce Emir Ali (Ali Paşa) adında bir Osmanlı paşası Kuzuculu'ya gelerek şimdiki kendi adıyla anılan "Emralkayası" denilen yeri kurmuştur. Burada kayalar arasını oyarak su akıtmış ve değirmen çalıştırmıştır. Değirmen kalıntıları halen mevcuttur.

Zübeyiroğullanndan Nurullah Efendi üç hane olarak Aksaray'dan gelip Kuzuculu'ya yerleşir.

Kışın koyun ve kuzu otlatmak üzere gelen Nurullah Efendi ermiş kişilerdendi.

Mezarı Kuzuculu mezarlığındadır. Bu mezarlıkta geceleri ışıkların yandığı ve parladığı anlatılmaktadır.

Sonra Şıh Mahmut adında bir zat gelir, Kuzuculu'ya yerleşir. O da koyun kuzu otlatmaktadır. Yerleşik düzeni ve Kuzuculu'yu ilk kuran kişidir Şıh Mahmut. Kendi adına "Şıh Mahmut Yaylası” ile "Şen Mahmut Mahallesi" vardır.

Daha sonra ise Kuzuculu ya Ökkeşoğulları (ERBAŞ) Darakçılar ile Kırıkhan'dan Dokuzoğulları gelip yerleşirler. Bir anlaşmazlık yüzünden çıkan kavgada Dokuzoğulları Ökkeşoğuilarının muhtarını öldürürler. Savaş başlar. İki aşiretten de birer kişi kalır.

Kuzuculu'ya daha sonra Çelebiler, Üllüpoğulları ve Yahşiler gelip yerleşirler. Bir kız yüzünden anlaşmazlık çıkınca Osmanlı Mısır Valisi ordusunu Kuzuculu'ya gönderir. Bir Cuma günü kızı istediği gence vermek istemeyen ve karşı koyan halkın bir kısmı öldürülür. Diğerleri kaçarlar.

Oğlan ile kız birbirine kavuşunca taş kesilirler.

Kuzuculu'ya İç Anadolu'dan geldiği söylenen Murtaza Dede, koyun kuzuları ile gelir yerleşir.

İç Anadolu kışın çok soğuk olduğu için kışı Kuzuculu ve çevresinde geçirir, yazın Halep, Şam veya İç Anadolu bölgesine giderlerdi.

Şıh Murtaza Dede savaştan kaçan ve sağ kalanları bir araya toplar. Şimdiki Kuzuculu köyünü kurar. Şu andaki Cumhuriyet İlköğretim Okulunun bulunduğu yerde eski ve ilk yapılan cami vardı. Üzerinde 1136 (1724) tarihi yazılı olan bu kitabe (Emir Hüseyin Namazgahı) Kuzuculu Merkez Camiinin giriş kapısı üzerinde muhafaza edilmektedir. Bu eski caminin etrafı ermiş kişilerin mezarları ile dolu olduğu söylenmektedir.

Kuzuculu kurulduğunda 7 hane idi. Bu köye, Şıh Murtaza Dedenin koyun ve kuzuları otlattığı için önce "KUZULU" sonra "KUZULUĞU" denmiş. Daha sonra da "KUZUCULU" adını almıştır.

1535 ve 1553 tarihlerinde Kanuni Sultan Süleyman İran seferine giderken Çukurova'dan geçen ilk Osmanlı Padaşahıdır. Bağdat'ı fethetmeye giderken Kurkulağı, İskenderun ve Halep yolunu takip etmiştir. Giderken Kinetinhöyüğü denilen yerde konaklamıştır. Kuzuculu'dan Şıh Murtaza Dede ile görüşerek oğlunu Bağdat seferine yürütmüştür.

1282 (1864) tarihinde Kuzuculu ve çevresi Halep vilayetine bağlı olarak görülmektedir.

Yine 1282 (1864)'de mevcut olan Osmanlıca bir haritada Erzin, Özerli. Çaylı, Ocaklı ve Kuzuculu açık olarak belirtilmiştir.

Bu haritada 1865-1866 yıllarındaki Fırka İslahiye ve aşiretlerinin iskanında takip ettiği yol detaylı bir şekilde gösterilmektedir.

Harita üzerinde Büyük Küllü ve Küçük Küllü de gösterilmektedir.

Bu tarihlerde harita üzerinde gösterilmemekle beraber ifadelerden edindiğimiz bilgilere göre Keçeli, Kocadüz., Başlamış, Kurtkulağı, Üçkoz, Sırapınar, Derindere, Haçbel, Fenk (Kara Fenk), Dördüllü yolu. Ayı deresi, Kapu, Harlıkgibi yerlerde bu bölge halkının çok eskiden beri oturdukları anlaşılmaktadır.

Kuzuculu bir köy olunca çevreden gelip yerleşenler olmuştur. Kuzuculu önce Şıh Mahmut Mahallesinde Topal Ahmet mevkiinde bir çarşısı vardı. Bu çarşıda üç dükkân, bir kahvehane bulunuyordu. Hacı Muştuk Ali Ağanın dükkânı ve kahvehanesi, Topal Ahmet in bakkalı, Mustafa Ateş'in dükkânı vardı. Bu çarşı sonradan şimdiki yere gelip yerleşti.

Şimdiki Kuzuculu'yu kuran ve ilk yerleşen sülâleler şunlardır:

Darakçılar (Ökkeşoğulları) :ERBAŞ
Dokuzoğullan :DOKUZ
Dedeler (Şıh Murtaza) :DEDE
Çelebiler :ÇELEBİ
Yahşiler :YAHŞİ


Sonra gelip yerleşenler ise şunlardır:

Yusufçalar :YÜKSEL-ÜNAL - ÜNSAL-GEZEN

Süllüoğullan :SOYLU

Fakıoğulları :ERDEM

Hasoğullan :HASOĞLU

Çardaklar :ÇARDAK

Bayramoğullan :TAŞ-KONT

Zaptiyeler :ÇOLAK

Tosçuoğulları :SÖNMEZ

Arap Hösünler : TALAY

Ateşler :ATEŞ

Derviş Oğulları :DEĞER

Çömük Oğullan :(DOĞAN)

Palak Durmuş Oğullan :(GÜÇLÜ)

Hoşul Oğulları :ALKAN

Hacı Ağa Keskin :Oğulları

Mustuklar :KARACA

Geyikler :GEYİK

Temur Fakılar :TEMUR

Aksoylar :AKSOY

Altınışıklar :ALTINIŞIK

Gökler :GÖK

Ulaşlılar : EDİK-ÇARDAKDEMİRCİ-ALLİŞ- ÜMMETLİ- (TOKSOY-ULAŞ) -AYGÜL-AK-AŞÇI- DARICI

KEÇELİNİN (ESKİ KUZUCULU) TARİHÇESİ

Kuzuculu'dan da önce kurulduğu söylenen Keçelinin kesin kuruluş tarihi bilinmemektedir. Keçeli, Anadolu'nun Türkleşmesinde Erzurum'dan gelerek koyun kuzu otlatan Türkmenler tarafından kurulmuştur. Keçeden yapılan çadırlar ve aba kullandıkları için "KEÇELİ"adı verilmiştir. Köy olunca da muhtarlık olmuştur. Keçeli, Kuzuculu 1957 yılında belediyelik olunca Şen Mahmut Mahallesine bağlı bir semt olmuştur.Keçeli ile Örencik köyleri aşağıya inince (Kuzuculu'ya mahalle olunca) Kuzuculu'nun nüfusu artmıştır.

KEÇELİNİN KURUCULAR!

Süllüoğullan (SOYLU)

Deli Ahmetler (ÖZCAN)

Kara Aliler (GÖK)

Kepezler (KEPEZ)

Duranlar (DURAN)

Haltolar (GÜÇLÜ)
ÖRENCİK KÖYÜNÜN KURULUŞU

Osmanlılar zamanında 1865-1866 yıllarında Derviş İbrahim Paşa, Gâvur Dağındaki Küllü Köyünde oturan Ulaşlılan ovaya iskân etmek için dağıttı. İskenderun'un Akarca ve Azganlık mevkiine gittiler. Burada sivrisinekten duramadılar. Kuzuculu dağının orman eteğindeki Kötübani denilen yere Ulaşlılar gelip yerleştiler. Burayı da beğenmeyerek Osmanlı Hükümetinden Ada (Kuyuluk ile Kuzuculu arasındaki dere olan yer) ve Örenciki istediler.Hükümetten izin gelmeden Örencik'e yerleştiler. Etraftan da tarla açmaya başladılar. Eskiden kalma dut ve incir ağaçlan vardı. Örencike ilk yerleşenler : Aşçılar, Darıcılar, Demirciler, Ümmetlerdir. Keçeliciler, "Niye buraya yerleşiyorsunuz?" diye kavga ettiler. Kavga üzerine Payas'dan jandarmalar gelip soruşturma yapıldı. Örencik'e yerleşenler Cebeli Bereket Mutasarrıflığından (Valilik) bir yazı alarak Örencik'in kendilerine yurt olarak verilmesini sağladılar. Tapularını da aldılar. Daha sonra; Allişler, Edikler gelip Örencik e yerleştiler. Milli Mücadeleden sonra Örencikliler bu köyden ayrılarak Kuzuculu'ya yerleştiler.



KUZUCULDA HALK DİLİNDE KULLANILAN ESKİ KELİMELERİN ANLAMLARI 

Ağa: (Abi)
Aslıap: (Elbise, giysi)
Aceba: (Doğrumu, börülce)
Ahraz: (Sağır, dilsiz)
Avarlık: (Sebze yapılan yer. Sebzeler)
Abari: (Şaşırmak, heyecanlanma ünlemi)
Bitticik: (Biraz)
Bıldır: (Geçen yıl)
Bider: (Tohum)
Baldırcan: (Patlıcan)
Bastambak: (Merdiven ayağı)
Bambıl: (Buğday kurtçuğu)
Bocid: (Kulplu metal sürahi)
Cımıcık: (Azıcık)
Cöbel: (Evin yan tarafı)
Cıbıldak: (Çıplak)
Çere: (Testi)
Cilis: (Hepten)
Cipcilis: (Tamamen)
Cıncık: (Cam, cam eşya)
Carıs: (Rezil olmak)
Çınarlık: (Kuzuculu merkez çarşısı eski adı)
Çetil: (Ağaç fidesi)
Çit: (Sürekli, Ağıl)
Çepel: (Bulaşık)
Çeper: (Ağıl)
Çapıt: (Bez)
Çilpek: (Çalıdan yapılan ayran çırpacağı)
Çingil: (Küçük kova)
Çomça: (Ağaçtan oyulmuş kepçe)
Dikil: (Gir)
Dikilin: (Girin)
Don: (Kilot, Buz tutması)
Dam: (Hapishane, üzeri topraklı ev)
Dişlik: (Can sıkıntısı, vakit geçirememe)
Devi it: (Dövme yapan makina)
Deyiş: ((Deyyus) argo kelime)
Dadandı : (Alıştı)
Eskia: (Ucu yanmakta olan odun)
Ede: (Abi)
Ellaham: (Herhalde, galiba, zannedersem)
Elbiz: (Tavandaki örümcek ağı)
Evraaç: (Yufka ekmek pişirmeye yarayan yassı uzunca ağaç tahta)
Ebbet: (Tembel, beceriksiz)
Fistan: (Elbise)
Fil kete: (Çatallı iğne)
Gulağasma: (Değmez, aldınş etme)
Gabırlık: (Mezarlık)
Gel in bacı: (Yenge)
Güdüm: (Uğursuz)
Gocaana: (Babaanne)
Gahir: (İntizar, kötü söz)
Gişi: (Evli erkek, aile reisi)
Gırtıl: (Kepekli undan yapılan bir tatlı)
Gıngırgaç: (Tahtarevalli)
Guşluk: (Sabah ile öğle arası vakti)
Geçe: (Yaka, karşı taraf)
Gavlak: (Kellik, saçsız hal)
Gızkele: (Bayanlara hitap şekli)
Gastal: (Devamlı akan su)
Gaptır: (Koş)
He ya: (Evet)
Heyle: (Nasıl, iyi mi?)
Haphap: (Takunya)
Hala: (Bibi)
Herif: (Evli erkek, adam)
Helke: (Kova, su tası)
Helgin: (Kovanın küçüğü)
Hela: (Tuvalet, w.c.)
Huğ: (Ottan yapılmış ev)
Hüs: (Sus)
Hökere: (Avlu)
Irzıgırık: (Namussuz, ayarsız)
Istıfıl: (Anlaşma, uzlaşma)
İşkembe: (Sandalye)
İlaan: (Leğen)
İrişkin: (Et sucuğu)
Kercine: (Alaylı)
Kösengi: (Ucu közlü yanmış olan odun)
Kösengi: (Pulluk, tarla süren araç)
Kevgir: (Delikli süzek)
Köynek: (İçe giyilen fanila)
Könçek: (Uzun don, kilot)
Kernip: (Su gabağı tası)
Kötek: (Dayak)
Kele: (Aman)
Kenef: (Tuvalet, w.c.)
Lenger: (Büyük leğen)
Lobat: (Sıra, nöbet)
Miltan Muhanet: (Gömlek Bahaneci)
Malamat Maştala: (Şirret, çenesiz, gürültücü Sebze fidesi)
Murt: (Mersin bitkisi)
Mütdehem: (Ebbet, zavallı, ahmak)
Mal kuta: (Mercimek çorbası)
Nidicin: (Ne yapacaksın?)
Ney: (Efendim, buyrun)
Ötaça: (Karşı taraf, öteki gece)
Öteyüz: (Karşı dağın arka tarafı)
Pesvente: (İnce tahta)
Papuç: (Terlik)
Peşkir: (Havlu, banyo havlusu)
Palaz: (Kilim)
Pısmak: (Saklanmak)
Pıslanpapır: (Saklanbaç oyunu)
Pehlül: (Şaşkın, uyuşuk)
Patac: (Bacak arası)
Puhara: (Şömineli baca)
Sofa: (Salon)
Sokum: (Lokma)
Sırt: (Elbise, giysi, bel)
Sahantası: (Süt sağılan derince kap)
Şarba: (Su içilen kap)
Şaplak: (Tokat)
Tummak: (Suya batmak)
Tırıp: (Çok, fazla, bol)
Taft: (Yerden yüksekçe tahtadan yapılan oturmalık yer)
Teres: (Deyyusun ağırı, argo)
Terek: (Raf)
Tokaç: (Çamaşır sopası)
Tutmaç: (Mercimek ve hamurdan yapılan yemek çeşidi)
Tamaşa: (Seyretmek)
Tomofil: (Otomobil)
Yok: (Evet, hayır)
Yağen: (Yeğen,çocuk)
Yazmak: (Sermek)
Yazı: (Düz ova, tarla)
Yülük: (Saçı usturaya vermek, kel)
Yannık: (Ayran yayma kabı)
Yırak: (Uzak)
Yemeni: (Ayakkabı)
Zembil: (Hayvan gübresi veya portakal konulan plastik kap)
Zumzuk: (Yumruk)
Zabın: (Aç, sefil, çıplak)
Zahar: (Herhalde)
Zahter: (Kekik çayı.)
------------------------------------------------------------------------------
MİLLİ MÜCADELEDE İLK KURŞUN, DÖRTYOL, KUZUCULU

Birinci Dünya Savaşından sonra galip devletler, yenilmiş sayılan Osmanlı topraklarını paylaşmaya ve işgal etmeye başladılar. İlk olarak 11 Aralık 1918 tarihinde Fransızlar Ermeni takviyeli bir piyade alayı ile Dörtyol kasabasını işgal ettiler. Bu kuvvetlerin arkasından Ermeni alayına ait bazı birlikler gönderildi. Ermeniler, Dörtyol ve çevre köylerde halka zulüm ve işkenceler yapmaya başladılar. Türklerin evleri basıldı ve soyuldu. Halk tedirgin bir halde idi. Şımaran Ermeniler olay çıkarmaya başladılar. Dörtyol'un Özerli Köyünde üç Ermeni bazı Türklerin mallarına sahip çıkarak "Bu bizim" diyerek zorla almaya kalkıştılar. Bunları gören Ömer Hocaoğlu Mehmet (KARA) üç Ermeni ile kavga yapar. Mehmet kavgadan sonra Karakese köyüne kaçar. Dayak yiyen Ermeniler de Dörtyol Fransız karargâhına giderek olayı anlatır ve eliyle de Karakese köyünü gösterirler. Fransızlar Mehmet'i yakalamak için Karakese köyüne giderler. Ömer Hocaoğlu Mehmet (KARA) Karakese'li köylülerle yola barikat kurup beklerler. Fransız askerleri 50 m yaklaşınca "İlk Kurşunu" sıkar ve ateş emrini verir. 15 Fransız askeri öldürülür. Bozguna uğrayan Fransızlar Dörtyol'a çekilirler. Türkiye'nin Milli Mücadelesinde düşmana sıkılan "İLK KURŞUN" dur. İlk toplu direniş ve halk ayaklanmasıdır. 19Aralık 1918. Bu tarihten sonra Fransız ve Ermeniler Dörtyol ve çevresinde katliamlara başladılar.

Küçük Çaylı köyünden Kara Hasanın kardeşi Mustafa iki Ermeni ile kavga yapar. Çaylıya kaçar. Oradan da Ceyhan'ın Kurtkulağı köyüne gider. Ermeniler Mustafa'yı ararlar. Çaylıdaki evlere baskınlar yapar, yakar ve yıkarlar. Masum insanlara eziyet ve işkenceler yaparlar. Kurtkulağı yolunda bir gece Ermeniler Mustafa'yı yakalarlar ve şehit ederler. Ağıtlar yakılır Mustafa ya. Kara Hasan Kardeşinin intikamını almak için Gâvur dağlarına çıkar ve çete (Kuvayi Milliye) kurar. Dörtyol'un çevresinden Kara Hasana yardıma gelenler çeteye katılırlar ve intikam yemini ederler. Çeteler Kara Hasana “PAŞA” unvanını verirler. Çetesi de "Kara Hasan Paşa Çetesi' olur. Kara Hasan Paşa artık Fransız ve Ermenilerin korkulu rüyası olmuştur. Kara Hasan Paşa artık bir milli kahramandır. Çetesi ile Gâvur Dağları, Antakya, Adana, Maraş, Antep ve Osmaniye dolaylarında Fransızlara baskınlar yapıyordu. Türklerin can, mal ve namuslarını korumaya çalışıyordu. Kara Hasan Paşa Dörtyol ve çevresinin yiğit bir halk kahramanı, sevilen bir mücahidi olmuştur. Kuzuculu'nun pek çok yiğit evladı da silahını alarak dağlara çıkmış, Kara Hasan Paşa çetesine katılmışlardır. Kuzuculu ve çevresini düşmanlardan korumasını bilmişlerdir.

MİLLİ MÜCADELEDE KUZUCULU
Kuzuculu'ya Fransızlarla beraber gelen Ermeniler, Türklerin ellerinden, evlerinden malları "Bizim' diyerek zorla almaya başladılar. Kuzucululu bir Türk kızını Bizim kaybolan kıza benziyor" diyerek zorla alıp götürmek istediler. Kuzuculular kızı vermediler.

KUZUCULU'YA İLK BASKIN

Fransız ve Ermeniler, Kara Hasan Paşanın yapmış olduğu mücadeleyi hazmedemeyerek bir gece ansızın Kuzuculu'ya baskın yaptılar. Kuzuculu halkı az bir kuvvetle 24 saat bu çarpışmaya karşılık vermiştir. Kara Hasan paşa ve arkadaşlarının imdada yetişmeleriyle düşman geri çekilmek zorunda kalmıştır. Bu çatışmada Kuzuculu'dan Yahşi, Hüseyin, Kır Ali, Türkmennoğlunun Kız Mulla, Mehmet şehit oldular.Fransız ve Ermenilerden ise 5-6 kişi ölmüştür. Ocaklıdan Baytar Hasan, Özerli'den Emin Hoca bu drama son vermek için Halep'de bulunan İngiliz Konsolosluğuna Ermeni mezalimini şikâyet ederler. İngilizler büyük bir birlikle Dörtyol ve civarına gelerek durumu kontrol ederler ve Türklerin davalarında haklı olduklarını görerek geri çekilirler

KUZUCULU'YA İKİNCİ BASKIN

İcadiye ile Ocaklı arasındaki Deliçay köprüsü yanındaki çınar ağaçlan arkasında Kara Hasanın kardeşi Ali Ağa ile Rabatlı Şeydi düşman gözcülüğü yapıyordu. Dörtyol'dan gelen Fransız ve Ermeniler İcadiye ve Kuzuculu'yu top atışına tutarlar. O iki gözcü çete zorla sürünerek çayı geçer ve Kuzuculu'ya çıkarlar.Kuzuculu'daki bütün halk dağa kaçmıştır. Kuzuculu yolunda 20 yaşlarında genç bir kız bacağından vurulmuş yatıyordu. Çeteleri görünce "Ne olur beni öldürün de düşmana bırakmayın "der. Çeteler yaralı kızı kaldırıp götürmek isterler. Ama kaldırıp götüremezler. Çok babayiğit bir kızdı. Düşman da yaklaşıyordu. Bütün evleri yakıp, yıkıp geliyorlardı. Her taraf ateş ve dumanla kaplı idi. Kaçamayan yaralı, yaşlı ve çocuklar tek tek öldürülüyordu. Ocaklı, Çaylı ve Icadiye'den kaçan halk da Kuzuculu'ya oradan da Örencik, Keçeli ve Kurbandüzüne kaçtılar. Halk dağdan Kuzuculu’nun yanışını seyrediyordu. Evler, camiler ateşe verilip yakılıyordu. Bu duruma dayanamayan halkın umudu ve manevi kahramanlarından Çardaklı Hoca ile Emin Hoca halka hitap ederler."Düşman evimizi, yurdumuzu işgal etti. Şimdi yakıp yıkıyorlar Evsiz, yurtsuz ne zamana kadar yaşayabiliriz? Allah’ını, vatanını, milletini seven düşmana karşı koysun. Haydin hep beraber düşmanla savaşalım" dediler. Üçkoz yaylasında bulunan Kara Hasan Paşaya da haber gönderilir. Halk galayana gelir. Kara Hasan Paşa ve arkadaşları da gelince Kuzuculu'ya tekrar geri döner ve savaşmaya başlarlar. Düşman Türkün iman kuvveti karşısında dayanamaz ve geri Dörtyol'a çekilmek zorunda kalırlar. Halk gelir evlerini tamir ederek geri yerleşirler. Birkaç gün sonra Emin Hoca (Küçük) başkanlığında Kuzuculu'da bir toplantı yapılır. Bir muhacir gelir; "Çeltik argında Ermeniler yolumuzu kestiler Eşeklerimizi aldılar İki Türkü de öldürdüler" der. Emin Hoca, hemen İcadiye'ye gidecek gönüllü ister. Tosun Mustafa, Rabatlı Şeydi, Bülke'den Yetim, Daş Alilerin Halil gönüllü olarak çıkarlar. Yola Ermeniler nöbetçi koyarlar. Çeteler çalılar arasından sürünerek sessiz ve gizlice ölülerin yanlarına yaklaşırlar. Öldürülen iki Türkün de başını kesmişlerdi. Boyunlan içine çekilmişti. Kanlan daha sıcacıktı. Ölülerin üzerlerini de tepelemişlerdi. Çünkü üzerlerinde ayakkabı ve çivi izleri vardı. Etrafa pusu kurulmuştu. Hemen ateş ederler. Halil orada vurulur. Türkler hemen murt çalısının arkasına saklanır ve ateş ederek bir hendeğe girerler. Oradan da kaçarak Çaylı köyüne giderler. Kara Hasan Paşa çetesi orada idi. Durumu anlatırlar. Kara Hasan Paşa bir emir verir. Bazı çeteler giderek o iki Türkün cesedini ve yaralıyı alıp getirirler.

ERMENİLERİN TÜRKLERE YAPTIĞI İFTİRA

Dörtyol'da Cozef adlı bir Ermeninin öküzü çalınır. Cozef, "Öküzü Kuzuculudan Molla Mustafa ile Süllüoğlu Hösün Çavuş çaldı" der. Türklerin analarına ve avratlarına da küfür eder. Molla Mustafa ile Süllüoğlu Hösün Çavuş haberi duyarlar. Küfüre dayanamaz ve Dörtyol'a giderler. Cozef in evine varırlar. Dışarı kadını çıkar. Kocasını sorarlar. Kadın

Milo Çınarında hayvan otlatıyor" der. Cozef in hayvan otlattığı yere giderler. Cozef atını zincirle kazığa bağlamış, kendisi de ağzı aşağı yatmış uyuyor. Süllüoğlu Hösün Çavuş Cozefi omuzundan yakalayıp ayağa kaldırır. Okkalı bir iki tokat vurur. Hacı Molla Mustafa “Dur yapma! ifadesini alalım" demeye kalmaz bir tokat ta Hacı Molla Mustafa yer. "Anamıza avradımıza küfür edenin ne ifadesini alacağız " diye cevap verir. Süllüoğlu ile Ermeni Cozef neye uğradıklarına şaşırırlar. Tokatı yiyen Süllüoğlu; "Ölümü hak etti bu gâvur" der, Cozef in yakasını toplar Ermeni Süllüoğlu'na yalvarmaya başlar. "Ben ettim, siz etmeyin. Size iftira ettim, suçluyum" der. Elini cebine sokar 7 gümüş mecidiye çıkanr. "Beni öldürmeyin, bu paraları ve atımı alın, sizin olsun" der yalvarmaya başlar. Süllüoğlu Hösün Çavuş; "Peki seni bağışlıyorum. Ama bir dahaki sefere affetmem" der Ermeniyi bırakır. Hacı Molla Mustafa'ya döner; "Bir tokatla gümüş mecidiye senin, at benim" der, Kuzuculuya dönerler.

SANAT GAVUR İCADI
Kuzuculu'da Ermeniler Türklere "Dostum" derlerdi. "Siz Müslümansınız. Köşkerlik, demircilik, terzicilik, marangozculuk gibi ustalıklar hep gâvur icadıdır. Siz bunları öğrenmeyin" diyerek Türklerin sanat sahibi olmalarını istemediler. "Size keser mi lazım alın, tahra, kılıç mı lazım alın. Ayakkabı, elbise mi lazım alın" diye getirip satarlardı. Türkler de bu sanatlar gâvur icadıdır diye öğrenmediler. Böylece sanat kollan Ermenilerin elinde kaldı. Saf Müslüman Türkler de sebzecilik, hayvancılıkla uğraştı. Yetiştirdiği nohut, fasulye, mercimek, kabak gibi yiyecekleri götürür Ermenilere hediye ederlerdi. Ermeniler Kuzuculu ve Dörtyol'da Müslüman Türklerin sanat sahibi olmalarını engellemişler ve kendilerine bağlı köle insanlar olsun istemişlerdir.

KUZUCULU KUVAYI MİLLİYE TEŞKİLATI
Kurtuluş Savaşından sonra ilk Kuvay-i Milliye Teşkilatı İstanbul'da kuruldu. Merkezi İstanbul olan bu teşkilat yurt çapında teşkilatlandı. Dörtyol ilçesi ve köylerinde de Kuvay-i Milliye Teşkilatı kurulmuştu. 1957 yıllarında Kuzuculu Kuvay-i Milliye Teşkilat başkanı H. Emin Hocanın oğlu Mahmut Gülşani küçük idi. 1960 ihtilâlinden sonra bir yazılı emirle Gazi ve Mücahitler Derneği olarak birleştirildi. Kuvay-i Milliye Teşkilatları köyden kaldırılarak ilçelere Gazi ve Mücahitler Derneği kuruldu.

HACI EMİN HOCA (KÜÇÜK) (1887 - 1967)
Milli Mücadelede Dörtyol'un ve Kuzuculu'nun kurtarılmasında büyük emeği geçen yiğit bir hoca. Konuşmalarıyla halkı coşturan ve mücadele azmi veren Hacı Emin HOCA,Kuzuculu, Özerli, Ocaklı, Çaylı ve Dörtyol'un kurtuluş mücadelelerine katılmıştır.

Halk tarafından çok sevilen ve saygı duyulan bir lider idi. Atatürk tarafından Kurtuluş Savaşlarında yaptığı kahramanlıklarından dolayı gazilik beratı ve madalyası verilmiştir.

Soyadı kanunu çıkınca "KÜÇÜK"'soyadını almıştır. 1967 yılında hacca giderken Amman'da vefat etmiştir. Mezarı halen orada bulunmaktadır.


KUZUCULU DA HACI EMİN HOCA NIN ÇETESİ

Osman CAN (17 Kasım 1921 de Ceyhan'ı bombalayan kahraman çete)

Ahmet EDİK

Ahmet DEMİREL

Ali BURK AÇ

Mühlümoğlu Mehmet

Geyik Ahmet

Süllüoğlu Hüseyin

Analık Mustafa

DÖRTYOL'UN MİLLİ KAHRAMANI KARA HASAN PAŞANIN KUZUCULU ÇETELERİ

Ali Oğlu Hüseyin (ÇELEBİ)

Çardaklı Hoca (ÇARDAK)

Çardaklı Ahmet (ÇARDAK)

Divrikoğlu Süleyman (ALTINIŞIK)

Caf Ali (BEKŞEN)

Halil Darıcı (DARICI)

Süllüoğlu Osman (SOYLU)

Cennetoğulları (GİRGEÇ)

Dokuzoğlu Hacı (DOKUZ)

Ali ATEŞ

Mehmet ATEŞ

Hasoğlu Mustafa

Bekiroğlu Mustafa (DEĞER)

Keskinoğulları (KESKİN)

Yusufçaoğulları (ALTAN)

İbrahim Oğlu Muştuk (KARADURAN)

Mustafa KÜPELİ

Kozanoğlu Ahmet (GEZEN)

Yorumlar

  1. site güzel hoş bilgiler var ama sayfa yenilemesi herşeyi mahvediyor lütfen düzletiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uyardığınız için Teşekkür ederim Düzeltim

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Amanos Daglari hakkinda bilgiler

Hatay Yaylaları Hakkında Bilgiler